Hacı Murat

Hacı Murat, savaş tarlasının ortasındaki o göz alıcı deve dikenidir. Dikenlerinin batmasından korkanlar, elini uzatarak koparmaya cesaret edemeyenler; onu ancak bir tarlanın sürülme kargaşasında ezebilirler.

108 TL 180 TL

Lev Tolstoy; 1851 yılında, henüz yirmi üç yaşındayken Kafkaslardaki savaşa gönüllü olarak katılır. Savaşın benliğinde bıraktığı tüm etkileri, zihnine kazıdığı tüm izlenimleri çeşitli romanlarına aktarır ve tam kırk beş yıl sonra Hacı Murat'ı yazmaya karar verir; eser ancak ölümünden sonra yayımlanır.

Gözü kara, çevik, korkusuz, yürekli bir yiğit; ne ile yıldırılabilir? Prangalara mahkûm edilemeyen, kılıcından tüm diyarlar nasiplenen Hacı Murat; ailesinin tutsak edilişi ile eli kolu bağlı bir vaziyette kalır. Hiçbir koşulda eğilmeyen, düşmanın dahi hayran olduğu başı; bir gün olur, hain ellerin oyuncağı hâline gelir. 

Hacı Murat, savaş tarlasının ortasındaki o göz alıcı deve dikenidir. Dikenlerinin batmasından korkanlar, elini uzatarak koparmaya cesaret edemeyenler; onu ancak bir tarlanın sürülme kargaşasında ezebilirler. 

Kendime tüm bu çiçeklerden büyük bir demet toplayarak eve gidiyordum ki bir hendekte çiçek açmış, bizim oralarda “Tatar” denilen ve otları biçenlerin onlardan dikkatli bir şekilde kaçındıkları koyu kırmızı, göz alıcı bir deve dikenini fark ettim. Etraftaki otlar biçildiği sırada onları özellikle kesmemeye dikkat eder, yanlışlıkla kesecek olurlarsa ellerine batmasından korkarak hemen otların içinden çekip atarlardı.

Çevirmen Meral Harzem
Kategori Roman
Cilt Türü Karton Kapak
Basım Tarihi: 11-09-2024
Basım Yeri: Ankara
Baskı Sayısı 1
Ebat: 13.5X19.5
Dil: Türkçe
Kâğıt Türü: Kitap Kâğıdı
Sayfa Sayısı: 160
Barkod: 9786051218656
ISBN: 978-605-121-865-6
Lev Nikolayeviç Tolstoy

Soylu bir ailenin çocuğu olarak, Moskova'nın Tula şehrinin Yasyana Polyana adlı köyünde doğdu. Babası bir kont, annesi ise bir prensesti. Tolstoy, bu soylu ve görkemli ailenin içinde sevgi ve huzurdan yoksun bir şekilde büyüdü. Henüz iki yaşındayken annesini, dokuz yaşına geldiğinde de babasını kaybetti. Yaşadığı kayıplar ve bu kayıpların doğurduğu acılar Tolstoy'u bir kafa karışıklığına sürükledi. Tanrı'yı ve inançlarını sorgulamaya böylece başladı. Bu süreçte ailesinin yokluğu dolayısıyla dini eğitimden uzaklaştı ve sorgulayan, düşünen kişiliğinin temelleri küçük yaşlarında atıldı.

Çocukluk yıllarının bir kısmını akrabası olan iki kadının, Tatyana teyze ile Aleksandra'nın yanında geçirdi. Bu kadınlar Tolstoy'un din ile yeniden bağlantı kurmasını sağladı ve ona sevgi, şefkat gösterdi. Kadınların bu merhametli yaklaşımı, Tolstoy'un zihin dünyasını berraklaştırdı ve hayal gücünü genişletti; böylece gelecekte yazacaklarının tohumları atıldı.

1841 yılında Kazan Lisesine girdi ancak burada, ilgi duyduğu birkaçı haricindeki derslere ilgi göstermedi ve başarı sağlayamadı. Kazan'da geçen günlerini ilerleyen zamanda "Delikanlılık Çölü" olarak andı. Bu şekilde adlandırmasının sebebi; gençlik döneminde geçirdiği bunalım hâlleri, inanç çıkmazları, din ve maddiyat gibi konularda yaptığı sorgulamalar idi. Dine bakış açısı bütünüyle bu dönemde şekillendi ve uzun sorgulamalar sonunda son durağını nihilizm olarak belirledi. Sorgulama ve bunalım hâli, onun yaşamından eksik olmadı ve ilerleyen dönemlerde yazın hayatına da yansıdı. İçinde bulunduğu sistemi ve dinî yapıyı inceleyip sorgulaması, onun eserlerini daima sansüre mahkûm etti.

Liseden sonra Kazan Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesi Arap ve Türk Dilleri Bölümüne yerleşti. Bir yıl sınıfta kalmasının ardından Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümüne geçti. Üniversite döneminde Jean Jacques Rousseau ve Emile Durkheim ile tanıştı. Bu tanışma ile ilk felsefe denemelerini ortaya koydu.

1847 yılında bir rahatsızlık geçirdi ve hastaneye yattı. Hastanede geçen günlerinde günlük tutma alışkanlığı edindi ve yazma yeteneğini geliştirdi. Hastanedeki oda arkadaşı Budacı bir Lama Rahibi idi ve onun din hakkındaki düşünceleri, Tolstoy'da önemli etkiler bıraktı.

O dönemde günlüğünde belittiklerine göre toplumda var olan çalkantılar ve şahsi kusursuzluk arayışı; onu öncelikle toplumdan, sonrasında ise üniversitesinden soğuttu. İkinci sınıftan sonra okulu bıraktı ve Yasyana Polyana'ya döndü. Köyüne kavuştuğunda buradaki halkla kaynaştı ve onlara yardım etme, onları eğitme arzusuyla dolup taştı. Bu dönemde ilk yapıtlarından sayılan Bir Beyzadenin Sabahı adlı eserini yazdı.

Borçları ve dolasıyla bunalımları arttığında askerlik için Kafkasya'ya gitme kararı aldı. Ordu sınavına girdi ve bir topçu subayı olarak orduya katıldı. Burada, Çocukluk Öyküleri adlı kitabını kaleme aldı. Eseri o dönemde bir Rus dergisinde yayımlandı ve büyük ilgi topladı. İlerleyen dönemde yazacağı Savaş ve Barış adlı eserinin tip ve içeriklerini de bu dönemden aldı.

1854 yılında Sivastopol'da Türklere karşı savaştı. Bu savaş, onun için bir dönüm noktası oldu zira Sivastopol adını taşıyan eserini de burada yazdı. Eserin iki yönlü olması, Tolstoy'un savaş esnasında geçirdiği değişimi gözler önüne serdi. Sivastopol serisinde bulunan üç kitabının ikisinde yurtseverlik vurgusu ağır basarken birinde tamamen diğerlerinden farklı olarak, dine aykırı şekilde gerçekleşen bu savaşa lanet yağdırdı. Savaş bitiminde, 1855 yılında askerlikten istifa etti. Askerliğin ona uygun bir meslek olmadığını anladı ve edebiyatçılar arasındaki yerini aldı. Herkesin onu "Sivasyopol kahramanı" olarak görmesi, Tolstoy'u huzursuz etti.

Bu dönemde Fransa, İsviçre, Almanya gibi çeşitli ülkelere yolculuklar düzenledi. Gördüğü her yeni şey, onu farklı bir düşünceye sürükledi. Örneğin Fransa'da rastladığı idam cezası ile İsviçre'de gördüğü fakir ve zengin ilişkileri; onu, uygarlıkların ilerlemesinde yalnızca zaman geçmesinin yeterli olmadığı düşüncesine götürdü.

1855 yılında, Turgenyev ile tanıştı. Bu dönemde biri Batı'ya açık, diğer ise ulusal kaynaklara dönük olan iki ayrı edebiyat grubu vardı. Tolstoy, her ikisiyle de zaman zaman ters düştü.

Köyüne döndüğünde fakir çocukların eğitim alabilmesi adına bir okul açtı ve eğitimle ilgili kitaplar kaleme aldı. 1860-1861 yılları arasında yeni bir Avrupa turuna daha çıktı lakin bu seyahat sırasında kardeşi Nikolay'ı kollarında kaybetti. Bu durum, Tolstoy'un "iyiye" karşı duyduğu tüm inancı yıktı. Anne ve babasından sonra kardeşini de kaybetmesi; Tanrı'yla arasında daha büyük bir sıkıntı yaşamasına neden doldu.

Tolstoy, sanatı dinin bir parçası olarak gördü. İnsanın Tanrı'yla arasında bir bağ kurmasının tek yolu onun için sanattı. Bu sebeple dinî boyutta sarsılan Tolstoy'un sanat görüşü de zaman içinde farklılıklar gösterdi.

Köyüne, Yasyana Polyana'ya döndüğünde burada toprak işleri ile ilgilendi ve edebiyat çevrelerinin içinde bulundu. Hayatının en önemli noktası da burada gerçekleşti: Tolstoy, daha sonra evlendiği Sofya Andreyevna'ya âşık oldu. Kendisini bir hayli çirkin buluyordu ve bu yüzden âşık olduğu kadına üç yıl boyunca açılamadı. Nihayetinde açıldığında ise olumlu cevap aldı.

Evliliğinin ilk zamanları, onun hayatının en düzenli ve mutlu geçtiği dönemler arasındaydı. Anna Karenina, Savaş ve Barış gibi eserlerini de bu dönemde kaleme aldı. Eşi Sofya, ona sadece ev hayatında değil, yazın hayatında da destek oldu. Kendisi de ufak hikâyeler yazıyordu ve eşi Tolstoy'un kitap yazma sürecinde ona yardımcı oldu. Eserlerini defalaraca kez temize çekti. Bu düzenli işleyişte Tolstoy, kendisini halka ve eğitime adama şansı buldu.

Savaş ve Barış'ı; savaşın, toplumdaki sınıf ayrımının, savaşta karşılaştığı kişilerin ve savaş sırasında aldığı notların derlemesinden oluşan bir ürün olarak ortaya koydu. Sıklıkla ruhsal çözümlemelere ve betimlere yer verdiği eseri, Avrupa başta başta olmak üzere ilerleyen safhalarda tüm dünyada büyük ilgi gördü.

Yaşamını düzene soktuğu için eserlerini kolaylıkla kaleme aldı. Özgür düşünme fırsatı buldu ve buhranlarını bir süreliğine de olsa unuttu. Lakin bir süre sonra inanç karmaşası ve toplum sorunları yeniden gün yüzüne çıktı. Eşi Sofya ile ayrı düştü. Sofya, onun dine karşı yaklaşımını ve sorgulamalrını bir hastalık gibi gördü ve bir an önce geçmesini diledi. Bu süreçte Tolstoy'u yalnızca kızları anladı; oğulları, düşüncelerinin anlamsız olduğunu savundu.

Bu dönemde Dogmatik Tanrı Bilinci, İnancım Nedir? Ne Yapmalıyız?, Karanlığın Gücü gibi sansürlenen eserlerini yazdı.  Kroyçer Sanat, İvan İlyiç’in Ölümü ve Diriliş adlı eserleri de bu döneme aitti.

Diriliş adlı eserinde eserinde yer verdiği bir vaftiz ayini anlatımı, onun kilise tarafından afaroz edilmesine neden oldu lakin bu durum Tolstoy için herhangi bir sorun teşkil etmedi. Zira o, kilisenin tekelinde bulunan Hristiyanlığın İsanın öğretilerinden uzak olduğunu öne sürdü.

Neredeyse bütün hayatı bunalım ve sorgulamalar ile geçti. Evinde, ailesinin içinde bile kendisini yalnız hissetti. 1910 yılında, 28 Ekim gecesinde; üzerindeki basit kıyafetler ile yanına yalnızca bir not defteri ve kalem alarak sessizce evinden ayrıldı. Bir tren yolculuğu yapmaya karar verdi. Çıktığı bu yolculukta, vagonlarda kimse tarafından tanınmadan yolculuk yapmaya çalıştı. Balkanlar ve Sırbistan'a doğru çıktığı bu yolculukta, 1910 yılının 7 Kasım gecesine sınıra geldi ve geçişine izin verilmedi. Bu esnada rahatsızlığı arttı ve istasyon şefinin çalışma odasına geçerek orada vefat etti.

Ölümünün duyulması ile birlikte sevenleri ve ailesinin katıldığı büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Halka açık olan bu cenazede tüm sokaklar köylüler ile olup taştı. Tolstoy, kendi vasiyeti üzerine Yasyana Polyana'daki çok sevdiği ve "ulaşılamaz ebedî kalem" dediği evinin bahçesine defnedildi.

ESERLERİ

Romanları

Hazin Bir Evliliğin Romanı

Çocukluğum (1852)

İlk Gençlik (1854)

Gençlik (1856)

Sivastopol Serisi

Kazaklar

Savaş ve Barış (1869)

Ivan Ilyiç'in Ölümü (1886)

Anna Karenina (1877)

Kroyçer Sonat

Diriliş (1899)

Hacı Murat (1912, 1917)

Sergi Baba

Efendi ile Uşağı

Kadının Ruhu

Şeytan (1889)

Öyküleri

Toprak Ağasının Sabahı

Baskın

Ormanın Kesimi

Notes of a Billiard Marker

İki Süvari Subayı

Bir Karşılaşma

Tipi

Lucerne

Albert

Üç Ölüm

Aile Saadeti

Polikuska

The Decembrists

Caucasus Mahkumu

Holstomer

İnsanlar Arasında Boş Bir Konuşma

Usta ve Çırak

Köyde Şarkı Söylemek

Köyde Dört Gün

Yanlış Kupon

Oyun'dan Sonra

Erik Çekirdeği

Hayatın Anlamı

İnsan Ne İle Yaşar?

Masalları

Fil ile Tilkiler

Masallar

Günlük ve Mektupları

İlk hatıralar

İtiraflarım

Sevginin Talebi

Eğitim eserleri

Popüler Eğitim

Eğitim ve Öğretim Programları ve Danışmanlığın Tanımı

Bir Okuma Kitabı

Popüler Öğretim

Yeni Bir Okuma Kitabı

Din ve Ahlak eserleri

Doğmatik Teolojinin Eleştirisi

İncil'in Kısa Bir İzahı

The Four Gospels Unified and Translated

Church and State

Neye Güveniyorum?

Hayat

Sevgi Tanrısı ve Komşunun Biri

Timothy Bondareff

İnsanlar Niçin Sarhoş Olurlar?

On Non-Resistance

Birinci Adım (Vejetaryenlik üzerine)

Tanrı'nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir

Non-Activity

The Meaning of the Refusal of Military Service

Sebep ve Din

Din ve Erdem

Hristiyanlık ve Vatanseverlik

Non-Resistance ( Ernest H. Crosby'e bir mektup)

Kutsal Kitab'ı nasıl Okumalıyız?

Kilise'nin Aldatmacası

Hristiyan Öğretisi

İntihar

Öldürmeyeceksin

Aziz Sinot'a Yanıt

Sadece Savaş

Dinde Hoşgörü

Din Nedir?

Ortodoks Rahiplerine

Bilgeleri Düşünceleri (derleme)

Tek İhtiyacımız

Büyük Günah

A Cycle of Reading (derleme)

Adam Öldürme!

Birbirinizi Sevin

Gençliğin Savunması

Şiddetin Yasası ve Sevginin Yasası

Tek Emir

Her Gün İçin (derleme)

Din Nedir

Muhammed

Sanat ve Edebiyat Eserleri

Sanat Nedir?

Sanat ve Sanatsal Olmayan

Shakespeare ve Drama

Dr.Alice Stockham'ın Edward Carpenter Tarafından Yazılan "Modern Bilim Cevirisi"nin Önsözü

Orloff'un Albümü

Amiel

Guy de Maupassant Hikâyelerinin Serbest Çevirileri

Bernardin de St. Pierre

Halk İçin Kısa Öğretici Hikâyeleri

Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır

İki Yaşlı Adam

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateși Zapt Edemez

Nicolas Stick (Çar 1.Nicolas )

Bir İnsana Fazla Mülkiyet Gerekir mi?

Ifias

Tanrı'nın Oğlu

Üç Münzevî Adam

Mum

Pişman Günahkâr

İlk Damıtıcı

Aptal İvan

Boş Davul

Işıkla Birlikte Işıkta Yürümek

Üç Mesel

Esarheddon

Üç Soru

Cehenneme Dönüş

Çalışmak, Ölmek ve Hastalanmak

Bir Dua

Meyveler

Korney Vasilyeff

Niçin?

İlahiyatçı ve İnsan

Bir Köylüye Bilimsel Bir Mektup

Sosyal ve Siyasi Denemeleri

Moskova'nın Nüfus Sayımı (1882)

M. A. Engelhardt'a Mektup

O Hâlde Ne Yapmalıyız?

Kadınlar

El Emeği

Zihinsel Hareketlilik ve El Emeği

Kültür Şöleni (Moskova Üniversitesinin Yıldönümü'ne)

Bir Devrimci'ye Mektup

Açlık (rapor ve mektuplar)

Utandır! (bedensel cezaya karşı)

Vatanseverlik ve Barış

Liberallere

Bakanlara

Sonun Başlangıcı

Terfi Ettirilmemiş Bir Görevliye Mektup

Hague Barış Konferansı

İki Savaş

Suçlu Kim?

Carthago Delenda Est

Zamanımızın Köleliği

Çıkış Nerede?

Vatanseverlik ve Hükümet

Gerçekten Zorunlu mu?

Çar'a ve Yardakçılarına

Çağın Yaklaşan Sonu

Askerlik Hatıraları

Memurluk Hatıraları

İşçi Sınıfı Problemi

Çar'a Mektup

İşçi Sınıfına

Politikacılara

Sosyal Reformlara

Pietro Mazzini'ye Mektup

Kendinizi Hatırlayın

Rus Devrimi

İşçi Sınıfı Nasıl Özgür Kılınabilir?

Büyük Bir Adaletsizlik

Rusya'da Sosyal Hareket

Çağın Sonu

Halkın Savunması

Askerlik Hizmeti

Rus Devrimi'nin Anlamı

Ne Yapılmalı?

Hükümetin, Devrimcilerin ve Halkın Bir Savunması

Mülkiyet Sorununun Tek Çözümü

Susamam

Molochnikoff'un Tutuklanmasıyla İlgili

Bosna ve Herzegovina'nın İlhakı

Kaçınılmaz Devrim

Stockholm Barış Konferansı'na Bir Adres

Faydalı Bir çare

Oyunları

Karanlığın Gücü

Aydınlanmanın Meyveleri (komedi)

Ceset (tamamlanmamış dram)

KAYNAK: Rukiye Ceylan, Tolstoy'un Hayatı, Eserleri ve Din Görüşü, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 2019.

Tuba Mutlu, Tolstoy ve Sanat, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2012.

Kullanıcı Yorumları

Henüz hiç yorum yapılmadı.

Yorum Yap

Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!

Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.