Zamyatin’in vizyonuna göre 26. yüzyılda Utopia sakinleri bireyselliklerini o kadar kaybetmişlerdir ki, kimlikleri ancak sayılardan ibarettir. “Gardiyanlar” olarak adlandırılan siyasi polislerin kendilerini gözlem altında tutabilmesi için camdan evlerde otururlar (kitap televizyonun icadından önce yazılmıştır). Hepsi birbirine eş üniformalar giyerler ve insanlardan genellikle ya “numara”, ya da “ünif” (üniforma) olarak söz edilir. Sentetik besinlerle beslenirler ve en yaygın eğlence biçimi hoparlörlerden yayınlanan “Tek Devlet” marşı eşliğinde dörtlü gruplar halinde uygun adım yürümektir. “Seks saati” denen belirlenmiş zaman dilimlerinde bir saatliğine cam evlerinin perdelerini indirmelerine izin verilir. Doğal olarak evlilik kavramı olmasa da, cinsel yaşam tam olarak da keyfi değildir. Cinsellik amacıyla herkese pembe kuponları olan bir tür karne verilir ve belirlenmiş seks saatlerinden birini paylaşan kişiler de bu kuponu imzalar. Tek Devlet “Hayırsever” olarak anılan bir kişi tarafından yönetilmektedir. Hayırsever her yıl halk tarafından mutlaka oy birliği ile yeniden seçilir. Devletin yönetim ilkesine göre mutluluk ile özgürlük asla bir arada bulunamaz. Adem cennet bahçesinde mutlu iken özgürlüğü isteme hatasında bulunmuş ve bunun bedelini de cennetten kovularak ödemiştir. Tek Devlet ise özgürlüğü ortadan kaldırarak mutluluğu geri getirmiştir.
Zamyatin’in romanı genel olarak bizim durumumuzla daha büyük paralellik gösterir. Uygulanan tüm eğitime ve Gardiyanlar’ın yakın takibine rağmen, insanlara özgü içgüdülerin çoğu hala varlığını korumaktadır. Hikâyenin anlatıcısı olan D-503 yetenekli bir mühendis olmakla birlikte pek de kendisiyle barışık olmayan bir kişiliktir ve hissettiği ilkel dürtülerden dolayı dehşete düşmektedir. D-503 yeraltı direniş hareketinin bir üyesi olan I-330’a âşık olur (tabii âşık olmak da bir suçtur) ve kadın bir süreliğine onu isyan hareketinin içine çekmekte başarılı olur. İsyan başladığında Hayırsever’in düşmanlarının oldukça kalabalık olduğu ve bunların devleti yıkmanın yanı sıra, evlerinin perdelerini indirir indirmez sigara içmek ve alkol kullanmak gibi suçlar da işledikleri ortaya çıkar. D-503 sonunda kendi aptallıklarının bedeli ödemekten kurtulur. Yetkililer son zamanlarda yaşanan kuralsızlıkların nedeninin bazı kişilerin yakalandığı ve hayal gücü olarak adlandırılan bir hastalıktan kaynaklandığını keşfettiklerini açıklarlar. Beynin hayal gücünden sorumlu bölgesi saptanmıştır ve hastalık x-ışını uygulaması ile tedavi edilebilmektedir. D-503 bu işlemden geçtikten sonra başından beri yapması gerektiğinin bilincinde olduğu şeyi yapmakta güçlük çekmez ve örgüt arkadaşlarını polise ihbar eder. I-330’a camdan bir fanusun altında basınçlı hava ile işkence uygulanmasını izlerken de hiçbir duygu belirtisi göstermez.
George Orwel
Çevirmen |
Damla Öztürk |
Kategori |
Hikâye
|
Cilt Türü |
Karton Kapak |
Basım Tarihi: |
2020 |
Basım Yeri: |
Ankara |
Baskı Sayısı |
1. Baskı |
Ebat: |
13.5X19.5 |
Dil: |
Türkçe |
Kâğıt Türü: |
Kitap Kâğıdı |
Sayfa Sayısı: |
218 |
Barkod: |
9786051216720 |
ISBN: |
978-605-121-672-0 |
Yazar hakkında haber bulunamadı.
Yevgeni Zamyatin
1 Şubat 1884'te Tambov Vilayeti'nin Lebedyan ilçesinde bir rahibin oğlu olarak doğdu. 1902'de takdirname ile bitirdiği Voronej Lisesinin ardından 1908 yılında Petersburg (Leningrad) Gemi Mühendisliği Enstitüsünden mezun oldu. Öğrencilik yıllarında 1905 Rus Devrimi zamanlarında devrim hareketlerinde yer aldı. 1906-1911 yılları arasında kanun kaçağı olarak yaşadı. Potemkin isyanı olduğu sıralarda Odessa’da bulundu.
İlk hikâyesi “Yalnız” 1908 yılında "Eğitim" dergisinde yayımlandı. İlk büyük edebî başarısını 1911 yılında yayımlanan ve gezi hikâyelerinden oluşan “Uyezdnoye” (Gezisel) ile kazandı. 1914 yılında yayınlanan savaş karşıtı hikâyesi “Na Kuliçkah” (Çok Uzaklarda) nedeniyle kovuşturmaya uğradı, tutuklandı ve yargılandı; eserin basıldığı derginin ilgili sayısı toplatıldı. Bu iki eser de dönemdaşı ünlü Rus yazar Maksim Gorki’den de iltifatlar aldı.
1916-1917 yıllarında Birleşik Krallık'ta Rus buz kırıcı gemilerinde çalışırken gözlemleme imkânı bulduğu İngiliz hayatı hakkında “Ostrovityane” (Adalılar) adlı eseri yayımlandı. 1917 sonbaharında Rusya’ya döndü. Maksim Gorki tarafından davet edildiği Dünya Edebiyatı Topluluğu’nda, İngiliz ve Amerikan edebiyatından sorumlu yayın kurulu üyesi olarak görev aldı. Aynı yıllarda esas mesleğinde de başarılı çalışmalarda bulundu; Ermak, Krasin gibi buz kırıcı gemilerin ve diğer muhtelif gemilerin yapım işlerinde görev aldı.
1920'lerde “Serapionlar Kardeşliği” edebiyat topluluğunun üyesi oldu. “Mağara”, “Rus” ve “En Önemli Hakkında” bu dönem eserlerindendir. Aynı yıllarda “Bit” ve “Atilla” piyeslerini yazdı.
1920 yılında en çok ses getiren ve Batı edebiyatında ilk ütopya karşıtı roman olarak nitelendirilen "Biz" adlı romanını yazdı. Sovyetler Birliği'nde sakıncalı bulunduğu için yayımlanmasına izin verilmeyen roman ilk olarak 1924 yılında Birleşik Krallık'ta yayımlandı. George Orwell’ın ünlü eseri "1984"ü yazarken "Biz" romanından etkilendiği yorumları yapıldı. Ancak "Biz" adlı eseri, 1988’de yayımlanana kadar Zamyatin’in hiçbir eseri Sovyetler Birliği'nde yayımlanamadı.
Zamyatin 1931 yılında kendi isteği üzerine Stalin tarafından verilen Sovyetler Birliği dışına çıkış izni ile Paris’e yerleşti. Ölümüne kadar bir göçmen olarak, Sovyet vatandaşlığından çıkmadan orada yaşadı. Zamyatin ağır bir hastalık geçirerek 1937 yılında Paris’te öldü. Son eseri “Tanrı’nın Sopası” ölümünden sonra 1938 yılında yayımlandı.
Kullanıcı Yorumları
Henüz hiç yorum yapılmadı.
Yorum Yap
Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!
Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.