-
-
Küçük Prenses
Babasının “küçük hanım”ı, akıllı, uslu, büyüyüp de küçülmüş, ağırbaşlı küçük Sara’nın en çok istediği şey, hemen büyüyüp babasına bakmak, evlerini çekip çevirmekti.
117,6 TL196 TL -
Antigone
Eğer ben çocuk anası olsaydım yahut ölüm, kocamı alıp götürseydi hiçbir zaman bütün şehre karşı gelerek bu işi üzerime almazdım. Çünkü ölenin yerine başka biri kocam olurdu ve kaybolan çocuğumun yerine başka birinden çocuk sahibi olurdum. Fakat benim yeniden bir erkek kardeşim olmasına imkân yoktur.
35,4 TL59 TL -
Tarzan’ın Hayvanları
Bizler, hepimiz, alışkanlıklarımızın mahlukatıyız; kendimizi yeni bir hayat biçimine uymak üzere terbiye etmemizi gerektiren şartlar ortadan kalktığında tabii olarak ve kolayca, uzun yılların tesiriyle içimize işlemiş olan eski davranış ve alışkanlıklarımıza döneriz.
144 TL240 TL -
Bouvard ile Pécuchet
Aslında ölüm diye bir şey yoktu. İnsan çiyde, meltemlerde, yıldızlarda yaşardı. Ağaçların öz suyundan, değerli taşların ışıltısından, kuşların tüylerinden birer parçaya dönüşürdü. Bize ödünç verdiğini doğaya geri verirdik ve önümüzde duran hiçlik, arkamızda yatan hiçlikten daha korkunç olmazdı.
192 TL320 TL -
Nasrettin Hoca Hikâyeleri
Zaman aktı gitti. İsmi dilden dile dolaştı ve şöhreti millî sınırları aşıp tüm dünyaya yayıldı. Hikâyeleri yabancı dillere çevrildi. Kıvrak zekâsı ve ince nükteleri ile Nasrettin Hoca, güncelliğini yitirmedi ve bütün hikâyelerinde gülümsetirken aynı zamanda düşündürmeyi de başardı.
108 TL180 TL -
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
Zweig, eseriyle yolunu kaybetmiş yahut henüz yola çıkmaktan dahi korkan günümüz insanına, o yıldızların parlaklığıyla aslında bir yol haritası armağan etmektedir.
117,6 TL196 TL -
Ahlaksız
"Yegâne ve hâlâ sabit olan gayretim; eski bilgime ve ilk ahlakıma borçlu zannettiğim her şeyi, sistematik bir şekilde rezil etmek veya yok etmekti."
117,6 TL196 TL -
Cimri
"Harpagon Efendi’nin sevgisinden daha kuru bir şey olamaz. Vermek kendisine çok zor geldiğinden selam bile vermez."
76,8 TL128 TL -
Ay’a Yolculuk
19. yüzyılın ikinci yarısında, Amerika’daki Kuzey-Güney Savaşı bitmiş, eskisine göre daha dingin bir hayat hüküm sürmeye başlamıştı. Artık silahlar çekilmiyor, toplar atılmıyordu. Ve bu dingin hayat en çok Kuzey’in topçu subaylarının canını sıkıyordu. Bir şeyler yapmalıydı. Savaşı yeniden başlatamazlardı veya başka bir ulusa -mesela İngilizlere- harp açamazlardı. Mutlaka bir yerlere mermi atmalıydı. Ama nereye? Gun Club’ın başkanı Bay Barbicane bu sorunun cevabını biliyordu: “Ay’a!”
108 TL180 TL -
Efendi ile Uşak
Efendinin kendisine seslendiğini duymuş, cevap vermemişti; çünkü canı ne kımıldamak ne de konuşmak istiyordu. İçtiği çayların ve kar yığınları içinde çabalamalarının verdiği sıcaklık henüz devam etmekle beraber bu sıcaklığın daha çok sürmeyeceğini ve hareketler yaparak yeniden ısınmaya kuvvet bulamayacağını biliyordu. Kendisinin takatten düşerek nihayet durup ayak direyen, yediği kamçılara boyun eğip ilerleyemeyen bir beygir gibi bitkin olduğunu duyuyordu.
57,6 TL96 TL -
Genç Werther’in Acıları
Goethe “Genç Werther’in Acıları”nı yazdığında daha 25 yaşındaydı. Roman, yayımlandıktan sonra intihar vakalarına yol açmıştı. Ayrıca Almanya’da bir de “Werther salgını” baş göstermişti; gençler artık mavi ceket, sarı yelek giyiyor, kendilerini kolayca duygularına kaptırıyorlardı…
110,4 TL184 TL -